3G`yi de yanlış algıladık!..

Reklamlardaki 3G`nin de ne kadar bilgilendirici olduğu su götürür. Zaten Reklam Kurulu bu konuda dikkat çekti. Yani 3G sihirli bir değnek değil, bunu da bilelim.

Öncelikle kabul etmek gerekiyor ki 3G konusunda yanlış beklentiler içindeyiz. Ve yanlışlarımızla yaşamaya da hazırız. Bu durumda umursamazlık içinde olduğunu söylediğim yetkili yerleri de suçlamak saygısızlık olur. Yine de, `iletişim` anayasal bir yetkinlikse bu konuda daha temelli stratejiler benimsenmelidir ve geliştirilmelidir.

Unutulmamalıdır ki 3G bir iletişim altyapısıdır. Batı ile aramızda kronik hale gelen bilgi ve bilgi edinimi konusunda oluşan eksikliği gidermenin tarihî bir avantaj noktasındayız. Dünyanın bütün bilgi kaynaklarına en hızlı, sınırsız ve eşzamanlı ulaşma imkânı doğuyor. Bu fırsata bazı köşe yazarları bile tavır koyuyor.

Yani matbaanın icadına karşı çıkıyorlar. Veya susuzluktan topraklar çatlarken, yanından geçen nehirden su almayı reddediyor.

İşin temel noktası veri aktarımındaki hızdır. Aktarımı ister seste, ister bilgide, isterse görüntüde kullanırsınız. İlla görüntü derseniz; bu konuda da yanlış bilgilendirme içinde olduğumuzu söyleyebilirim. İşimize öyle geliyorsa o başka. Görüntülü konuşma bir tercihtir. Araştırmalarda, insanların bu yolu pek tercih etmedikleri belirlenmiş.

Görüntülü konuşma benimseyenler ise özelinin ve mahremiyetinin kısmen saklanarak bunun gerçekleşmesini tercih etmişler. Yani sabah yatak kıyafetiyle veya makyajsız, tıraşsız yakalanmak istememişler. O yüzden görüntü kalitesinin düşük olmasının daha uygun olması öngörülmüş. Bu yüzden, yüksek çözünürlü filmleri indirebiliyor, yüksek megapikselli fotoğraflar geçebiliyor veya kaliteli video çekimi yapabiliyorsunuz ama net görüntülü konuşmada sorunlar yaşıyorsunuz.

Görüntünün netliğine mani üçüncü sorun ise erotik yayınları engellemek. Bu konuda şimdilik o bile yeterli bir sonuç vermiyor. Kısacası teknolojinin değil tercihin etkili olduğunu düşünüyorum.

Halen dünyada en çok kendinden bahsettiren iPhone ve Blackberry bu sebeple görüntülü konuşma konusunda gerekli yatırımda acele etmediler. Kabul edelim ki bu eksiklik. Onlar görüntülüyü değil iş yapımında fonksiyonelliği tercih ettiler. Uzakdoğu`nun atak şirketleri HTC ve Samsung bu konuda agresif üretimler yapıyor. Ve bu eksiklikler onların ürünlerinde yer almıyor. Nokia da Amerikan trendlerini değil dünya beklentilerini göz önünde bulundurarak üretim yapıyor. Talepler konusunda yeni uygulamalar getirecektir. Aslında bu yazdıklarım 63,5 milyon cep telefonu abonesinden ancak 2-3 milyonunu ilgilendiriyor. 3G`de hedeflenen müşteri sayısı bu yıl için bu kadar. Yani 60 milyonun hâlâ geniş veri otobanına çıkmaya niyeti yok. Bu da bir tercihtir. Haliyle bazı köşe yazarlarının yazıları bu yüzden itibar görüyor.

En başta belirttiğim kuruluşların asıl sorumluluğu bu bilgi ve veri otobanının çok daha ucuz olarak kitlelere ulaştırılmasıdır. Madem eğitimin, haberin, fikrin, bilginin, düşüncenin aktarımında bilişim birinci derecede önemli hale gelmiştir. Öyleyse ucuz olmak zorundadır.

Deprem vergisini bile ödemeye devam ediyoruz. Yani benzin gibi internet de, telefon da bir gelir kaynağı olarak görülüyor. Vergiler düşürülmüş olsa da, bu böyle olmaya devam ediyor.

Görüntülüyü bırakalım daha etkin veri ve bilgi aktarımını nasıl kitlelere ulaştırabileceğimize odaklanalım. Fırsat eşitliği böyle oluşacaktır. Hele birkaç ay içinde 3G`li faturalar bir gelsin, sonra konuya tekrar değineceğiz. Bu arada ilgililer bir memnuniyet testi yapsa iyi olur. f.turkel@zaman.com.tr