Teknoloji muhabbeti!

Üç tane bilgisayarım var, hepsi de internete bağlıdır. Formatlayıp yeniden işletim programını ve diğerlerini yükleyecek kadar aşinayımdır. Bilmediğim hüneri yoktur. Koca bir bavul dolusu program CD`sine sahibim. Photoshop, Corel vs. dâhil. 300 GB`lik de bir depolama aygıtım var. Bilgisayardan indirdiklerim yazıya dökülse bir kütüphane oluşturur. 20 yıldır faks kullanıyorum; şimdiki normal kâğıtla çalışan modernlikte.

Scanner`ım, iki tane printer`ım, iki de fotoğraf yazıcım var ki; ikincisi en gelişmişidir, kâğıdına sanat fotoğrafı bile basabilirsiniz! İki kameram, iki fotoğraf makinem var. Yani bir misafirin kaliteli bir fotoğrafını çekip, 2-3 dakika içinde basılmış haliyle kendisine sunabilirim!

Digitürk`e aboneyim, her odada TV var sayılır. 2 LCD türü dâhil. Ayrıca merkezi durumda olanına DVD kaydedici de bağlıdır. Hem sabit diske kaydeder, hem optik diske.

Cep telefonum, faturalısıyla kartlısıyla birkaç tane. Sabit telefonuma 3 tane dect alıcısı bağlı ve telesekreterli. Şimdi emanet bir evdeyim, asıl evimde 3 hat vardı. Normal telefonla da arasanız numaranızı görürüm. İletişim, işim sebebiyle çok önemlidir. Daha ne olsun?

Bulaşık makinesi, çamaşır makinesi, halı yıkama makinesi, kombisi, saat ayarlı vantilatörler, 3 takım kutusunu dolduran el aletleri... Radyolar, setler, zaten sıradan iş. Her tarafımız teknoloji yahu! Teknoloji hangi evde yok ki? Eski alışkanlıklarımızdan kurtulamamışız, lafa bak! Düşünme ve okuma alışkanlığımdan da kurtulmamız mı gerekiyordu acaba?

İnternette en az üç saatim geçer. Bazı sitelere üyeyim. Altı posta kutum var. Cep telefonu modemleri de devrededir, sıkışınca onları kullanabiliyorum. Klavyeler mause`lar kablosuzdur! 3G benim için çocuk oyuncağı gibi bir şey. Elverişli cihazım zaten var.

Ama yazımı kalemle yazarım kardeşim! Ve elimden kalem hiç eksik olmaz. Tesbih ve kalem ayrılmaz parçamdır. Çünkü, genel ve ortalama seviyesi itibarıyla, benim yazılarım ancak kalemle yazılır. Sandalye tepesine dikilerek, özel bir spazm tertibiyle; makale, şiir, deneme, düşünce yazısı yazılmaz. `Yazıyorum oluyor` diyenler çıkabilir; ama kalemle yazsalar daha iyisi olur. Tıklayarak ancak mesaj gönderilir. Kolay olur öylesi, fakat iyi olmaz. Doğalı, normali, mantıklısı budur. İlle de tıklayacaksan; önce müsvedde yapar sonra tıklarsın. Tıklamada, sen yazıyı götüremezsin; cihaz seni sürükler.

El yazısını okuyan ve dijital ortamda Word`a çeviren teknoloji en özlediğim şey; fakat şimdilik sadece lafı var. 3G`nin görüntüsünü kullanmam, ama hızı bana lazımdır.

... Mesele nedir biliyor musunuz?

Yararlı olanı, işimi kolaylaştıranı hemen alırım; ne alışkanlığımı düşünürüm, ne de parasını. Fakat gösteriş aldatmacası uğruna bir zerre taviz vermem. İnternet kaynak değildir, malzeme deposudur. Süzebilen, ayıklayabilen, değerlendirebilen yararlanır ancak. Kitabın yerini asla alamaz. Ve bugün internet, kimsenin farkına varmadığı yahut varmak istemediği bir ruh ve kişilik zehirlenmesinin de müsebbibidir. Büyükler sadece bu durum için dahi, bilgisayarı ve interneti öğrenmek mecburiyetindedir.

Teknolojinin düşünceyi lüzumsuzlaştırdığına inanılması gafleti, teknolojiye bigâne kalındığı zannından çok daha önemlidir ve asıl üzerinde durulması gereken mesele budur. Teknoloji rüküşlüğü görmezlikten gelinemez. Atı olmayanlar tahtırevan ile sefer yapıyor!

... Mesele insan meselesi; mesele nostaljik falan değil, kültürel, fikrî ve evrensel. Siyasetimizin ağırbaşlı, oturaklı karakter vasıflarına sahip iki temsilcimizin 200`ün üstünde sürat yapmaktan hoşlandıklarını söylediklerini duyunca (bu mesele yüzünden) içim cız etti. Onlarda bile teknolojik adrenalin, sağduyunun önüne geçmiş! a.selim@zaman.com.tr